Hitler’in Polonya’yı işgalinden sadece birkaç gün sonra, Nazi tehdidinin gölgesi altında Avrupa kaosa sürüklenirken Sigmund Freud, Viyana’dan kaçarak ailesiyle birlikte Londra’ya sığınır. Yaşamının son dönemlerini yaşayan Freud, burada ünlü yazar C.S. Lewis’i evinde ağırlar. İkili, gün boyunca süren, zaman zaman sertleşen ama daima zekâ ve tutkuyla ilerleyen bir tartışmaya girişir. Savaşın kapıya dayandığı bir dünyada, inanç ve şüphe arasında salınan bu iki büyük zihin, Tanrı’nın varlığı üzerine çarpıcı bir fikir çatışmasına tanıklık eder. Film, hem kişisel hem de evrensel düzeyde, insanlığın en zor sorularına dair derin bir yüzleşme sunar.